Bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanan ücret; işçinin yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi, zaruri ihtiyaçlarını karşılayabilmesi, fiziki, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını sağlayan tek geliridir. Bu anlamda işçilerin ücret gelirlerinin düşük veya yüksek olması, o işçilerin refah seviyelerini göstermede önemli bir faktördür.
Bu neden ile her sene işçi ve işveren arasında ücretlere yapılacak zam konusunda anlaşmazlıklar çıktığı görülmektedir.
Öncelikle belirtmekte fayda var ki işveren herhangi bir şekilde işçisine zam yapmak zorunda değildir. Bu neden ile işçi ücretlerine yapılacak zamlar ve oranları taraflar arasında imzalanan bireysel iş sözleşmelerinde ve toplu iş sözleşmelerinde belirlenmesi gerekmektedir.
İşveren zam yapmak zorunda mıdır?
Günümüzde taraflar arasında imzalanan bireysel ve toplu iş sözleşmelerinde genellikle bu durum göz ardı edildiği için bu olay her zaman işverenin inisiyatifine bırakılmıştır. İmzalanan sözleşmelerde bu durumun belirtilmemesinden dolayı zam dönemlerinde işveren zam yapmaya zorlanması söz konusu olmayacaktır.
Peki sözleşme de yazmasına rağmen işveren zam vermezse işçi ne yapabilir?
Eğer bireysel veya toplu iş sözleşmelerinde işverenin her sene belirli oranlarda işçilerine zam yapması belirtilmiş olmasına rağmen işveren zam vermezse bu sefer işçiye haklı neden ile iş sözleşmesini feshetme ve kıdem tazminatını hak kazanma hakkı vermektedir. Fakat sözleşme de belirtilmediği taktirde işçinin böyle bir hakkı söz konusu değildir ve işçi kendisine zam yapılmadığını ya da düşük zam yapıldığını beyan ederek haklı neden ile iş sözleşmesini feshedemez.
Ücret zammı şirket politikası ve yönetim hakkı ile alakalıdır.
Fakat çalışılan şirketin ücret politikası ve zam konusunda işverenin yönetim hakkını kullanıyor olması, işçilere yapılan ücret zammının, işverenin keyfi ve tutarsız şekilde yapılması anlamına gelmemektedir. İşveren bu konuda objektif davranmalıdır. Bir işletmenin en büyük amacı kar etmek üzerine kuruludur. Bir işletmenin kar edebilmesi için bize göre gerekli olan en önemli konu, o işletme de çalışanların motivasyonu ve çalışanların çalıştıkları kuruma olan bağlılığıdır. Bu neden ile işveren 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 5. Madde‘sinde yer alan ” eşit davranma ilkesine ” tabii olarak çalışmaya devam etmelidir.
İşveren bu kanun maddesinde yer alan konulara özen göstermeli, olası bir ücret zammında bu durumu işçilerine tebliğ etmeli ve ücret zamları arasında ki farkların performans ile alakalı olduğunu belirtmelidir. Bknz: İşverenin eşit davranma ilkesi
Ayriyeten yaşanabilecek bir ekonomik kriz ya da iş yerinde yaşanan finansal sorunlardan dolayı işveren bu durumu işçilerine tebliğ etmeleri ve işçilerinin herhangi bir beklentiye girmemeleri işveren açısından büyük önem arz etmektedir.
Konuyu özetleyecek olursak şayet;
İşçiler iş yerlerinden işverenlerinin ücretlerine zam yapmaması nedeniyle ayrılamazlar. Çünkü, 4857 Sayılı İş Kanunu’na göre işvereninin çalışanın ücretine zam yapması yasal zorunluluk değildir. Fakat, bu durumu toplu iş sözleşmesi ya da bireysel iş sözleşmesi ile işçi lehine ayarlamak mümkün.Toplu iş sözleşmesi veya bireysel iş sözleşmesinde işveren belirli aralıklar ile ücret zammı yapacağını ve bu zammın hangi oranlardan olacağını hüküm altına alınabilir.
Eğer sözleşmeler de böyle bir madde söz konusu değil ise, ücret zammı yapılmaması ya da düşük yapılması yasaya aykırı olmayacak ve işçi ücret zammı ile ilgili talepte bulunamayacaktır. Hal böyle olunca işçinin bu nedenden dolayı iş akdini de feshetme hakkı bulunmamaktadır.
Fakat toplu iş sözleşmesinde ve bireysel iş sözleşmelerinde zam yapılmasına karar verilmesine rağmen işveren zam vermezse ya da sözleşmeler de belirtilen oranlara riayet edilmemesi durumunda, işçiye haklı neden ile iş sözleşmesini feshetme hakkı doğmaktadır.