İşe iade davalarını hep işçi mi kazanır?
Soru: Merhaba, son bir yıl içerisinde işten çıkardığımız bazı işçiler bize karşı dava açtılar. ( işe iade) Fakat bu davaların hepsini işveren olarak biz kaybettik. Bize açılan işe iade davalarının bir tanesini bile kazanamadık. Bu durum bizi çok rahatsız etti. Biz nerede hata yapıyoruz? İşe iade davasını işçi direk kazanacaksa, neden bu kadar prosedür ile uğraşıyoruz? Sizin bu konuda fikriniz nedir? İşverenler işe iade davalarını kazanmak için nelere dikkat etmeli? Teşekkür ederim, iyi çalışmalar.
Cevap:
Merhabalar, bu durum sadece sizinle alakalı bir konu değil. Bu Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde faaliyet gösteren tüm işverenlerin ortak sorunu.
4857 Sayılı İş Kanunu’nda işçinin korunmasına ilişkin pek çok düzenleme bulunmaktadır. Bu nedenle işverenler zaman zaman “Haklı da olsam iş mahkemelerini işçi kazanıyor” düşüncesine kapılırlar.
İş Mahkemeleri işçinin korunması ilkesini gözetir. Ancak çoğu kez işverenlerin davayı kaybetme nedeni bu ilke değildir. İşverenler işçinin iş akdini feshederken bazı noktaları atlarlar ve bu nedenle davaları kaybederler. Atlanılan noktalardan bir tanesi de ‘işçinin savunması’ konusudur.
Hangi işçiler güvence altındadır?
Bu konu ile ilgili sizlerle daha önce bir paylaşımda bulunmuştuk ama özetlememiz gerekir ise şayet;
İşyerinde çalıştırılan işçi sayısı 30 ve üzerinde ve bu işyerlerinde çalışan işçilerin kıdemleri 6 aydan fazla ise, 4857 sayılı Kanun’un 18. ve 21. maddelerinde yer alan iş güvencesi hükümlerinden yararlanmaları mümkündür.
4857 Sayılı İş Kanunu’na göre görev yapmakta olduğu iş yerinde otuz ve daha fazla işçinin çalıştığı ve iş yerinde en az altı aylık kıdemi bulunan işçiler iş güvencesi kapsamındadır.
Bu neden ile iş güvencesi kapsamında çalışan işçilerin iş akitleri feshedilirken, işten çıkış nedeninin işveren tarafından haklı bir nedene dayandırılmak zorunluluğu vardır.
Bir işveren haklı bir nedene dayandırmadan iş sözleşmesini fesheden işçisinin kendisine açacağı işe iade davasını kaybetmeye mahkumdur.
İşveren bu konuda oldukça sağlam adımlar atmalıdır. İşten çıkardığı işçisinin muhakkak bir kabahati olmalı ve bunun karşılığında işçi ile tutanak tutturmalı ve bu tutanağıda işçisine imzalatmalıdır. Eğer herhangi bir tutanak yapılmaz ve iş sözleşmesi feshi işçiye yazılı bildirim ile yapılmamışsa, işveren işçisi tarafından kendisine açılan tüm davaları kaybeder.
İşçinin savunması alınması zorunludur
4857 Sayılı İş Kanunu’nun 19. maddesi‘nde işverenin fesih bildirimini yazılı olarak yapmakla yükümlü olduğu açıktır. Fakat madde devamında savunma zorunluluğundan bahsedilirken herhangi bir yazı şartından söz edilmemiştir.
İş Kanunu’nun 109. maddesi‘ne göre ise işçiye yapılan her bildirimin yazılı olarak yapılması zorunluluğu söz konusudur.
Bu maddeden kıyasla işçinin savunmasının yazılı ve imzalı olarak alınması gerektiği kanaatindeyiz. Nitekim işçinin savunması sözlü olarak da alınabilir fakat bu husus, şayet ilişki dava aşamasına taşınırsa, ispat bakımından sorun doğuracağı aşikardır. Bu nedenle işçinin savunmasının yazılı olarak alınması hem işveren hem de işçi açısından ispat sorununu ortadan kaldıracaktır. Önemli olan bir diğer husus da savunmanın alınması esnasında işçinin imzasının da alınmasıdır. Nitekim imza, savunmanın kime ait olduğunu tespit bakımından ileride doğacak ihtilafları engelleyecek niteliktedir.
İşçiye savunma için uygun bir süre verilmelidir
İşçinin savunmasının alınması durumunda, işçiye savunma için uygun bir süre verilmelidir. Her ne kadar buna ilişkin İş Kanunu ve çerçeve kanunlarda bir hüküm bulunmasa da hakkaniyet kuralları doğrultusunda bu şekilde davranmak gerekmektedir. İşçiye makul bir süre verilmediği takdirde işçinin savunma hakkı zedelenmiş olacak, bu nedenle yapılan fesih geçersiz bir fesih olarak nitelendirilecektir.
Haklı nedenle fesihte savunma almak zorunda değilsiniz.
İşveren eğer iş güvencesi kapsamındaki işçisini, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller nedeniyle işten çıkartmışsa, işçinin savunmasını almak zorunda değildir. Fakat tutanakların tutulması, ilgili tutanaklarda işçinin hangi nedenden ötürü işten çıkarıldığının açıkca beyan edimesi ve şahitler tarafından bu tutanakların imzalanması gerekmektedir. Ayrıyeten biz gene de hukukun en genel esasının yerine getirilmesi adına işçinin bu durumda bile savunmasının alınması gerektiği kanaatindeyiz.
İşçi savunma vermez ve tutanağa imza atmaz ise ne olacak?
İşveren işçinin savunmasını almak ister ancak işçi savunmaya davet yazısını almaz veya belirtilen tarihte hazır bulunmazsa, işveren bu durumu tutanakla kayıt altına almalı. İşçinin, savunmaya gelmediği mutlaka ispat edilmek zorundadır. Bu nedenle gerekirse noter kanalıyla savunmaya davet yazısı gönderilmeli ve işçinin bu yazıyı almasına rağmen savunma vermediği tutanakla kayıt altında tutulmalıdır.
Önemli
İşe iade davaları ve arabuluculuk dönemi
İşe iade davalarını hep işçi mi kazanır?